Mart 2020’nin ilk günlerinden beri gözlemlediğim bir sorundan bahsetmek istiyorum size. Sektör bağımsız bir gözlem bu. Karşıma en az altı-yedi kere çıkınca dedim ki “a ha! İnsanlar kendilerine yeni bir problem daha edinmeyi başarmış!”.
Size örneklerden sadece üç tanesini, çok kısa ve özet bir şekilde anlatacağım, sonra da yorumlar bölümüne sizin görüşlerinizi almak isterim.
İlk örnek bir sütçüye ait. Bir Salı günü, Perşembe’ye süt teslimi için sözleştik. Ücret ve miktar Whatsapp üzerinden yazışılarak anlaşıldı. Tek isteğim her zaman aldığımız sütler yerine, yağının ayrıştırılmadığına %100 emin olduğum, jersey tipi ineklerin sütünü aracısından alabilmekti. Perşembe sabah oldu, öğlen oldu, akşam oldu, bizim süt yok. Mesajlar atıyorum, okuyan da yok. Cuma sabah 08:30’da attığım “her ne şart altında olursa olsun gelemeyeceğinizi bildirmeniz lazımdı” içerikli mesajıma da “ya dün başımızdan çok enteresan olaylar geçti” açıklamalı, kendi mağduriyetlerini anlatan ama benim neden bilgilendirilmediğimi anlatmayan ve mağduriyetimi gidermeyen, hatta net bir özür de belirtmeyen bir mesaj geldi. Mis gibi süt hayalimiz “süte düştü”.
İkinci örnek bir kavanozcuya ait. Evde yaptığım onlarca sos ve benzeri ürünü cam kavanozlarda saklamayı seviyorum. Hem dayanıklı, hem sağlıklı. Basınçlı ortamda pişirme gibi özel işler için özel bir kavanoz üreticisinin kavanozlarından almam gerekiyordu. Türkiye satış yetkilisi firmaya e-posta ile talebimi ilettim. İlk konuşma anından sonra, ki hemen ne istediğimi yazmama rağmen, ürünlerin gelebilmesi 5 günü, toplam fiyatı öğrenebilmem 10 günü buldu. Kavanoz fiyatı! 10 günde! Bir de gelen fiyat, bana iletilen liste fiyatından farklı çıkmasın mı! E ürünler bana geldi. Nasıl olacaktı bu iş? Yine bir sorumsuzluk örneği daha…
Üçüncü örnek ise bir bilgisayarcıya ait. Bir Cuma akşamı, eve kurmak istediğim bir sistemin gerekli bir parçası için, ilgili parçanın ait olduğu markanın distribütörünün sayfasından bilgilerini aldığım tüm bayilerine üşenmeden e-posta gönderdim. Ne de olsa korona günleri. Vakit bol! İlk teklif için ilk firma Cumartesi sabahı cevap verdi. Son teklif ise, benim üçüncü hatırlatma e-postamın ardından bir sonraki Cuma günü iletildi. Başka bir firmadan bahsediyorum bu arada. Yanlışlık olmasın. E hani korona vardı da darboğaza girmekten korkuyordunuz? Müşteriye yedi günün ve üçüncü hatırlatmanın sonunda teklifi atarsan bu ekonomi nasıl dönecek?
Tüm hikayelerin ortak özelliği şu. Bu insanlar dükkanlarını hala kapatmamışlar. Demek ki gelir üretmek için çalışmak zorundalar. Çoğu da küçük ya da orta ölçekli işletme. Yani binlerce personelin operasyonel sıkıntılarla baş etmesi sebebiyle taleplerin karşılanamaması gibi bir durum da söz konusu değil.
Benim anlamadığım kısım ise şurası. Böyle zorlu bir dönemde hayatını devam ettirebilmek için risk alıp hala çalışıyorken, nasıl oluyor da işine gerekli özeni gösteremiyor bu insanlar? Ya da yapması gerekip de yapmadığı iş yüzünden karşı tarafı mağdur etmesini ne kadar önemsiyorlar? Hadi biraz daha az duygusal sorayım aynı soruyu; işini yapması gereken kalitede yapmayınca işini yapmış sayılıyor mu? Yoksa bu korona rehaveti mi?